Antep mutfağının özellikleri
İyisi mi siz bir hafta sonunuzu Antep’e ayırın ve vaktinizin yettiğince keyifli bir gurme turu yapın....
Gaziantep, tarihi İpek Yolu üstünde bulunan zengin mi zengin şehir, zengin mi zengin mutfak. Zaman içinden sayısız tatlar biriktiren Antep mutfağı sizi bereketli ve kocaman bir sofraya davet ediyor.
Antep sofrasının ünlü yemekleri
İyisi mi siz bir hafta sonunuzu Antep’e ayırın ve vaktinizin yettiğince keyifli bir gurme turu yapın.
Gaziantep’te Temmuz sonlarına doğru telaş başlar. Bilhassa baklava yaparken kullanılan yeni yeni pembeleşen boz fıstıklar toplanır. Bu yeşil altının yörede şöyle bir efsanesi bulunmaktadır; iki kız kardeş tarlada çalışırlarken bir ihtiyar yanlarına yanaşır ve büyük olandan yiyecek bir şeyler ister, kız da bir parça kuru ekmekle bir parça soğan vermektedir, ihtiyardan gelen cevap “Ektiğini biçesin” olur. İhtiyar oradan uzaklaştıktan bir zaman sonra tekrar gelir, bu sefer küçük kızdan yiyecek ister. Küçük kız ablasının tersine ihtiyarı iyi ağırlamak ister ve yaptığı helvadan ikram eder. İhtiyarın cevabı yine değişmez; “Ektiğini biçesin” der ve uzaklaşır. Aradan bir zaman sonra bizim abla kardeşin ektiği tohumlar boy göstermeye başlamış, büyük ablanın tohumlarından acı biberler çıkmış, küçük kardeşinkilerdense fıstık ağacı boy göstermiş. O günden bu güne Antep’liler ne biberden soğandan ne fıstıktan vazgeçmemişler.
Antep’in en ünlülerinden; Antep fıstığı tam olarak vitamin ve mineral deposu. İçerisinde bol ölçüde bulunan fosfor ve demir hasebiyle özel olarak çocuklarda zekâ gelişimine ciddi katkısı vardır. Evliya Çelebi Antep’i dünyanın göz bebeği olarak nitelendirirken Antepliler bu yeşil altını Ayıntab-ı Antep yani Antep’in gözbebeği olarak değerlendirirler.
Ramazan ayından bir iki gün önce en güzel yemeklerin yapıldığı sofralar kurulur, oraya özgü bir deyişle ‘him’ basılır. Ramazan ayı boyunca oruç tutulacağı için bu sofrada sohbetler edilir, içkiler içilir ve aç-susuz kalınacak günlerin acısı bir anlamda önceleri çıkarılır.
Antep mutfağında yemek hazırlanırken korunan ilginç inançlar bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse, şire (şerbet) yapılırken yapan kişi etrafında bulunan mutlu çiftlerin isimlerini zikreder. Gün batımından sonra tencere, tava gibi dibi islenen şeylerin verilmesinin uğursuzluk getirileceğine inanılır. Köfte yuvarlanırken iki üç tanesi üst üste gelirse misafir geleceğine inanılır.
Gaziantep’in ilk sahibi Hristiyanlar iken 10. yy’dan başlayarak Oğuz boyları bu bölüme yerleşmeye başlıyor. Yanında de coğrafi ve kültürel varlıklarını kısma taşıyorlar. Hal böyle olunca eski Türk’lerde sofraların baş tacı olan et, Antep mutfağında yerini buluyor. Bu mutfaktaki en ehemmiyetli lezzet ayrıntısı ise bölüm ikliminde yetişen ot ve baharatlardan geçmektedir.