Valensiya nasıl gezilir?

İspanya’nın en büyük 3. şehri ve benzer zamanda bir liman kenti olan Valensiya ülkedeki en çarpıcı mimari yapılara, canlı müzelere, müşterilerine açıkça lezzet şöleni sunan restoranlara, bitmeyen gece hayatına ve upuzun bir sahile sahiptir. Bunun gibi çokca güzelliği birlikte barındıran bir şehri en iyi biçimde gezmek ve tadını çıkartmak ise biraz zor olabilir. 

UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer bulan La Lonja de la Seda ise İspanya’nın ticaret imparatorluğuna açıkça tekrar yaşam veriyor. 15. yüzyılda yapılmış olan ve eskiden ünlü bir ipek pazarı olarak işlev görmüş bu binanın dış mimarisine, portakal kokusu sinmiş yüksek tavanlarına, sütunlarına ve seramik zeminine hayran kalmamak elde değil.

Valensiya’da görmeden ayrılmamanız gerekli olan yerlerden biri Carmen bölümünde yer bulan Catedral de Valencia’dır. Çoğu Hıristiyan tarihçiye göre tüm kanıtlar gerçek Kutsal Kase’nin Valensiya Katedrali’nde bulunan kutsal kupa olduğuna işaret etmektedir. O yüzden eğer Hz. İsa’nın son yemeğinde şarap içtiği Kutsal Kase efsanesine inanıyorsanız buraya mutlaka uğramalı ve kupayı görmelisiniz. Bu katedralin bir kapısı Plaza de la Virgen’e açılırken bir kapısı Plaza de la Reina’ya açılır. Bu iki meydan Valensiya’nın en kalabalık merkezleridir. Özel olarak akşamüstleri Plaza de la Virgen’de Akdeniz insanının ve kültürünün canlılığını en üst noktasına kadar hissedebilirsiniz. Ek olarak bu bölümde çokca geleneksel İspanya mutfağından lezzetler sunan restoran ve taverna bulabilirsiniz.

Valensiya’yı Valensiya yapan özelliklerden biri kuşkusuz Jardí del Turia’dır. Turia Nehri’nin yatağı şehri su baskınlarından korumak için değiştirilince eski nehir yatağı da yeşil alan biçimine getirilmiştir. İspanya’nın ve Valensiya’nın en fazla ziyaret edilen parklarından biri biçimine gelen bu “bahçe” 110 hektarlık alandan oluşur ve bünyesinde havuzlar, çeşmeler, futbol sahaları, kafeler, sanat eserleri ve zen bahçesi gibi çokca imkanı içermektedir. Parkın doğudaki ucunda ise çocuklar için inşa edilmiş olan Gulliver Parkı’nı bulabilirsiniz. Orada dev modeliyle Lemuel Gulliver şehrin ortasında açıkça kitabındaki sahnede olduğu gibi çivilenmiş durumda yerde uzanmaktadır.

Carmen bölümünde yer bulan Mercado Central Avrupa’daki taze ürünlerde uzmanlaşmış en büyük merkezdir. Bu fevkalade modern yapıda taptaze balık, et, sebze ve meyve çeşitlerini bulabilir, yerel tatları tadabilirsiniz. Valensiya kültürüyle karışmak için çok uygun nokta olan Mercado Central’ın Valensiya’nın en fazla turist çeken mekanlarından biri olmasına şaşmamak gerek.

Eskiyi ve yeniyi beraber barındıran Valensiya’da eğer “yeni”yi yaşamak istiyor iseniz Ciudad de las Artes y las Ciencias tam size göre. Bembeyaz etkileyici binalardan ve havuzlardan oluşan bu bölüm Sanat ve Bilim Merkezi olarak işlev görüyor. Gelecekten gelmiş bir şehrin parçası gibi olan bu merkezde rahat bir nefes alabilir; L’Hemisfèric, El Oceanográfico, L'Umbracle veya Bilim Müzesi’nde gezebilirsiniz.

Valensiya’nın diğer bir güzelliği ise plajlarıdır. Akdeniz kıyısındaki geniş, upuzun ve incecik kumuyla plajları hayli temizdir lakin plajların etrafında yeteri kadar kafe ve restoran bulunmadığı için plaja gitmeden önce beraberinizde yiyeceğinizi ve suyunuzu götürmeniz önerilmektedir. En fazla tercih edilen plajı Playa de la Malvarosa’nın yanında Playa Cabanyal ve Playa de Patacona’yı da tercih edebilirsiniz.

Gitmeden önce bilmeniz gerekenler

Valensiya’da sokakta içki içmek yasak olmasa da eğer içkiniz cam şişedeyse içkinizi bir bardağa boşaltmalısınız.

Para birimi olarak Euro kullanılan Valensiya’nın saati Türkiye’den bir saat geridir.

Çeşmelerden ve içme sularından güvenle su içebilirsiniz.

Valensiya'da dil olarak Katalanca ve İspanyolca konuşulur.

Ulaşım aracı olarak metro, tramvay ve otobüsleri güvenle kullanabilirsiniz. Otobüs ve tramvay bileti 1,5 Euro iken metro bileti 1,45 Euro’dan başlamaktadır.

Yaygın olan hırsızlık olaylarından kaçınmak için çantanıza ve değerli eşyalarına sahip çıkmalısınız.