Uzun atlama nedir?

Uzun atlama, atletizm tarihinin en eski dallarından biridir. 40-45 metrelik mesafede hızını alan atlet, 30 cm’lik zıplama tahtasının ilk 20 cm’lik tarafına basarak yani legal alanın dışına taşmayarak atlayışını yaparsa derecesi geçerli sayılır. Atletin atladığı yer asgari 9 metre uzunluğunda ve 2.75 metre genişliğindeki kum havuzudur.

Uzun atlama, atletizm yarışlarına ilk kez 1850’de Oxford Üniversitesi’nin Exeter Koleji’nde düzenlenen yarışmalarda katılmıştır. Olimpiyatlarda ise erkeklerde ilk günden beri oyunların ana parçalarından biriyken, kadınlarda 1948 Londra Olimpiyatları ile beraber olimpik branş olarak kabul görmeye başlamıştır.

Olimpiyat tarihinin en başarılı uzun atlamacısı 1984-1996 arasındaki dört olimpiyatta da altın madalyaya uzanan ABD’li Carl Lewis’dir.

Diğer atletizm dallarının tersine rekorlar çok uzun zaman zarfları içinde kırılmaktadır. Dünya rekoru 8.95 metre ile Amerika Birleşik Devletleri’nden Mike Powell’a aitken, bir başka ABD’li Bob Beamon’un 1968 Meksika Olimpiyat’ında yaptığı 8.90’lık atlayış halen olimpiyat rekoru olarak durmaktadır.

Uzun atlamanın beş önemli öğesi vardır. Bunlar; hızlanarak yaklaşma, son iki adımı iyi ayarlama, hızlı havalanma, uzun uçuş ve iyi dengelenmiş bir iniştir. Uzun atlama teknikleri ise üç ana gruba ayrılır. Sporcular adımlama, süzülme ve salınma tekniklerinden genel olarak birinde uzmanlaşırlar. Adımlama tekniği, daha fazla üst düzey sporcular tarafından kullanılmaktadır. Bu teknik, kolların ve bacakların devamlı dönmesine dayanır. Bu tekniği benimseyen atletler, inişte önce ayaklarını yere temas ettirip sonrasında gövdelerini öne eğerek atlama havuzunda mesafe kaybetmemeye çalışırlar. Süzülme, ise en fazla kullanılan temel tekniğe verilen addır. Kolların sırayla aşağıya, geriye, yukarıya ve ileriye uzatılması bu tekniğin ana hatlarını oluşturmaktadır. İniş esnasında atletler gövdelerini öne itererek mesafe kazanmaya çalışırlar. Salınma tekniğinde hem kollar aynı zamanda bacaklar yukarı doğru uzatılır. Atlet zirveye ulaşana kadar pozisyonunu korumaya çalışır. Zirve noktasına geldiği zaman ayaklar öne uzatılır ve bu vesileyle geriye düşüş engellenir, mesafe de korunmuş olur.

Erkekler uzun atlamada dağıtılan 27 madalyanın 21’ini kazanan ABD, son iki olimpiyattan yalnızca bir bronz çıkartabilmiştir.