Cunda adası'nda neler yapılır?

‘Dört tarafı denizlerle çevrili olan kara parçası’ olarak tanımlanan ‘ada’ kavramına tam uymayan Cunda’ya, Türkiye’nin ilk boğaz köpr...

 

Balıkesir’e bağlı Ayvalık’ın şirin, tarihi ve eşsiz doğal güzelliklere sahip kasabası olan Cunda Adası, dört mevsimde de değişik dünya vaat eder. Ege’nin harika doğası ve ikliminin kusursuz bir tatil deneyimi yaşatacağı Cunda Adası’na yolunuz düşerse yapmadan, görmeden, yemeden dönmemeniz gerekli olan her şeyi bilip yola öyle çıkmanızı öneririz.

‘Dört tarafı denizlerle çevrili olan kara parçası’ olarak tanımlanan ‘ada’ kavramına tam uymayan Cunda’ya, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünden geçip varacağınızı da söylemeden geçmeyelim.

Tatil planınızda rotayı belirlerken Cunda Adası’na, yani diğer bir adıyla Alibey Adası’na da yer verdiyseniz bu zaman diliminin tadının, damağınızda kalacağı garantisine sahipsiniz demektir. Ziyaretçilerini önce şirin sokaklarıyla büyüleyen Türkiye’nin dördüncü büyük adası olan Cunda’da dolaşırken fonda Rum müziklerini duyar gibi olursanız şaşırmayın. Rum mimarisi ve esintilerinin peşinizi bırakmayacağı Cunda Adası’nda günün 24 saatini dolu dolu yaşamanız mümkün.

Deniz tutkunları Cunda’yı çok sevecek

Yakın çevreyi keşfetmek isteyenler de Ayvalık merkez ve Sarımsaklı’yı tercih edebilir. Ege güneşinin ve akşamlarının tadının bir başka çıkarılacağı Cunda, sakin ve nezih ortamıyla bir tatilden daha fazlasını sunuyor.

Cunda’nın en güzel plajlarından biri olan Patricia Plajı da sakinliği ve temizliğiyle ağırlar konuklarını. Eğer yakın çevrede başka kumsallar keşfetmek ister iseniz Sarımsaklı Plajı’nın sizi beklediğini unutmayın. Mosko Adası Koyu ve Ortunç Koyu da Cunda’nın ziyaretçilerinin, yüzmeden dönmediği kıyılarından…

 

Bölgenin çok temiz denizinde yüzmek ve yeni koylar keşfetmek istiyor iseniz Ayvalık’tan her gün kalkan teknelerin düzenlediği turları tercih edebilirsiniz. Hem münasip fiyatlı aynı zamanda eğlenceli bu turlar, bölgenin çok temiz koylarında yüzme ve güneşlenme, tarihin kıyısından geçme ve fotoğraf meraklılarını heyecanlandırma fırsatı sunuyor. Ek olarak tekne turlarının fiyatına, yemeklerin de dahil olduğunu söylemeden geçmeyelim.

Gezip görmek ve Cunda’yı, bölgeyi daha iyi tanımak istiyor iseniz Şeytan Sofrası’nda gün batımını izlemenin ayrıcalığını yaşamalısınız. Tepeden Ayvalık’ın adalarını ve Midilli’yi görebileceğiniz bu eşsiz manzaranın tadını çıkarmak ve bolca fotoğraf çekmek, unutamayacağınız anılarınızın listesine bir yenisini daha eklemenize fırsat yaratacak. Şeytan Sofrası, esasen sönmüş bir volkandan geriye kalan lav birikintileriyle oluşmuş bir tepe. Yuvarlak bir sofrayı andırdığı ve şeytanın ayak izinin bulunduğuna inanıldığı için Şeytan Sofrası adı verilen mevki, ziyaretçilerin para atıp dilek dilediği ve gün doğumunun yahut gün batımının en iyi izlendiği noktalardan biri. İçerisinde yer bulan restoran da manzara eşliğinde yemek yemek isteyenleri ağırlıyor.

 

Cunda Adası’ndan eli boş dönmek istemeyenler için de biri birinden farklı alternatifler var tabii ki. Cunda’da karşınıza çıkan tezgâhlardan el emeği takılar alabilir, el yapımı süs eşyalarının arasından hediyelikler seçebilirsiniz. Ek olarak tatil boyunca yediğiniz yemeklerin tadına yakın lezzetlerden ayrı kalmamak için zeytinyağı alabilir, Cunda’ya özgü reçellerden de bavulunuza doldurabilirsiniz.

Zeytinyağının anavatanı

Tarih demişken, 1873 senesinde inşa edilmiş olan ve restore edildikten sonra Rahmi Koç Müzesi’ne çevrilen Taksiyarhis Kilisesi’nin yanında ek olarak Agios Yannis ve Panaya kiliselerini de unutmamak gerek. Bir de gitmişken Türkler arasında Ayışığı Manastırı diye bilinen Rum döneminden kalma Ai Dimitri Ta Salina Manastırı’nı da görmelisiniz.

Arnavut kaldırımlarından aşağı doğru sallandığınızda sizi denizin karşılayacağı sokaklarında yürürken bir zamanlar Cunda’da yaşamış veyahut oraya ait bir hikâyeniz varmış gibi hissetmeniz çok güçlü olasılık. Cumbalı taş evlerin ve sanat eserini andıran kapıların arasından yürürken yolunuzun üzerinde tarihin izlerine de sürekli rastlarsınız Cunda’da.

Yemeğin üstüne canınız tatlı çekerse sakızlı dondurma veyahut lokmayı muhakkak tatmalısınız. Bölgenin popüler lezzetlerinden olan bu tatların, Cunda Adası ile özdeşleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Eğer bir şarap tutkunuysanız Cunda’daki şarap evlerinden birine uğramanızı öneririz. Ne de olsa Ege Kısmı, çok lezzetiyle olduğu gibi üzümüyle de popüler.

Girit mutfağından nasibini almış olan Cunda lezzetleri, her öğünde midenizin şenlenmesine yardımcı olur. Genellikle de kahvaltı sonrası Taş Kahve’de yudumlayacağınız kahvenin tadını başka bir yerde bulabilir misiniz, emin değiliz. Deniz ürünlerine doyacağınız Cunda’da, denizin kıyısında kurulan sofralardan kalkmak istemeyeceğiniz de diğer bir gerçek. Biri birinden lezzetli ve çok miktarda zeytinyağlı mezenin yanında denizden yeni çıkmış balıklar, karides ve kalamar ziyafeti de Cunda’nın atmosferine yakışır lezzetlerden sadece birkaçı. Özel olarak ta adaya özgü papalina balığı, şu zamana kadar tattığınız lezzetleri unutturacak cinsten. Kabak çiçeği dolması, radika ve hindiba gibi Ege’ye özgü lezzetleri de unutmamak lazım. Hele ki bu lezzetlerin, zeytinyağının anavatanında yapıldıklarını düşününce “tatmadan dönmeyin” demek yanlış olmaz.

 
 
 

Okumaya devam etmek için bir sonraki makalemiz olan Paris'te nerelerde alışveriş yapılır? adlı yazıyı okuyabilirsiniz.

 
 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

 

Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?