Çanakkale'de görülmesi gereken yerler

Türkiye’nin, tarihi ve doğasıyla ünlü şehirlerinden biri de Çanakkale. Savaşların yaşandığı toprakların üstünde kurulu olan şehir, hem bulunmuş olduğu coğrafya itibarıyla aynı zamanda geçmişiyle her sene çok miktarda turist ağırlıyor. Günübirlik gezmek için vakit problemi yaşayabilirsiniz lakin birkaç günlük Çanakkale gezisi planlıyorsanız unutamayacağınız bir deneyim sizi bekliyor, şimdiden belirtelim.

Bölümdeki antik kentlerden biri de Troya’dır. Troya (Truva), Tevfikiye köyü yakınlarında yer bulur ve antik kent, Dünya Miras Listesi’ndedir.

Çanakkale’nin zenginliklerinden bahsederken Assos’u anmamak olmaz. Ayvacık ilçesinde yer bulan antik kentin en göz alıcı zenginliklerinden biri de Athena Tapınağı’dır. Tapınağın manzarasına hayran kalacağınızı ve gördüklerinizi belleğinizden çıkaramayacağınızı söyleyebiliriz.

Diğer bir ada olan Bozcaada da Çanakkale’nin zenginliklerinden biridir. Kalesi ve müzesiyle güzelliğine güzellik katan Bozcaada, şarap ve reçelleriyle de ünlüdür. Eğer Bozcaada’ya giderseniz bir sabah adada kahvaltı yapmadan dönmeyin. Ek olarak Polente Feneri’nde gün batımını izlemek de Bozcaada’da olmanın ayrıcalıklarından biridir.

Çanakkale Şehitler Abidesi de Seddülbahir köyü yakınlarında yer bulur. Etrafında de anıtlar bulunan bölüm, tarihin bütün ayrıntılarını görmeniz açısından önemli sayılabilecek bir alandır.

Çanakkale şehir merkezini gezebilirsiniz. Sahilde bir tur atıp sonrasında da bir yerlerde oturup kahvenizi yudumlayarak Marmara’nın mavi sularına bakıp hayal alemine dalabilirsiniz. Sahil turu esnasında Çanakkale Askeri Deniz Müzesi, Nusret Mayın Gemisi ve Çanakkale Arkeoloji Müzesi de uğrak yerlerinizden olmalı. Bu tur esnasında karnınız acıkırsa muhakkak deniz ürünleri yiyebileceğiniz bir yerde mola vermenizi öneririz. Sonrasında da bölüme özgü peynir helvası ile tatlı ihtiyacınızı giderebilir, ayrıca sevdiklerinize hediye olarak da peynir helvasından götürebilirsiniz.

Eceabat da Çanakkale’ye gittiğinizde muhakkak görmeniz gerekli olan yerler arasında yer bulur. Şurada, boğaz manzaralı otellerde doğanın büyüsüne kapılmamanız için hiçbir neden olmadığını siz de göreceksiniz. Kilitbahir de bölgenin en büyülü yerlerinden biridir. Kaledeki gezinin sonrasında sahilde eşsiz sofralar eşliğinde Marmara’nın güzelliğine doyabilirsiniz.

Anzak Koyu, Arıburnu ve Conkbayırı mevkileri de görmeniz gerekli olan yerler arasında yer bulur. Çanakkale Savaşı ile ilgili anıtlar da Çanakkale gezinizin ana ayağını oluşturmalıdır. Tarihin önemli anlarının yaşandığı topraklarda olmanın büyüsünü hissedeceğinizi ve çokça fotoğraf çekmek isteyeceğinizi garanti edebiliriz.

Sonraki rotanız Gelibolu olabilir. Feribotla ulaşabileceğiniz Gelibolu’da doğanın güzelliğine hayran kalacağınızı söylemeden geçemeyeceğiz. Gelibolu’da tarihe tanıklık edeceğiniz gezinizde Gelibolu Savaş Müzesi’ni gezebilir, Piri Reis Müzesi’nde ise denizcilik tarihini yakından görebilirsiniz.

“Çanakkale’ye gitmişken Gökçeada’ya uğramadan olmaz” diyorsanız Kabatepe Limanı’ndan arabalı vapura binmeniz gerektiğini söyleyelim. Troya Savaşı’nı konu alan İlyada Destanı’nda da adına rastlanan Gökçeada, nüfusun çoğunluğunu Rumların oluşturduğu köyleriyle de ünlüdür. Ek olarak, Aydıncık ve Kefalos plajının ortasındaki Tuz Gölü de Gökçeada’da muhakkak görülmesi gerekli olan yerler arasında yer bulur. Sonbaharda flamingoların akın ettiği göl, fotoğraf tutkunlarının da en sevdiği rotalardan biridir. Haziran ve temmuz ve ağustos aylarında ise kuruyan göl, üstünde oluşan dolunayla büyüleyici bir görüntü oluşturmaktadır. Beyaz tuz tabakasından yansıyan dolunay, açıkça görsel bir şölendir. Rüzgar sörfüne yeni başlayanlar için de elverişli olan Tuz Gölü, ziyaretçilerine her mevsim farklı sürpriz sunar.